‘’İyi kız’’ olmak bizim nesil için tercihin ötesinde kader gibi bir şeydi. Terbiyeli olmak adına otoriteyi kabullenerek bize çizilen sınırlar içinde sorumluluklarımızı yerine getirmek, farkına varmadan benimsediğimiz davranış biçimi oldu yıllar boyu. Liseli kız arkadaşlar kendi aramızda toplandığımızda geçmişimizdeki o söz dinleyen ‘’iyi kız’’ olmanın yüklerinden konuşarak eski hallerimize hayıflanırız bazen. Hayatımızın bu yönünü sorgulayıp kalıpların dışına çıkacak adımları ne yazık ki ancak üniversite ile birlikte atabildik.
Geçtiğimiz günlerde okuduğum bir kitap beni geçmişimde ‘’iyi kız’’ dönemine götürerek bu durumu çok farklı bir açıdan yeniden sorgulattı.
Harvard üniversitesi psikoloji bölümü profesörlerinden Ellen J. Langer ”The Power of Mindful Learning” (*) adlı kitabında farkındalıkla öğrenmenin önemine değinmiş.
Ellen J. Langer’e göre bilgiyi iki şekilde öğreniriz: Farkındalıkla ve farkındalık olmaksızın(kesin). Farkındalıkla öğrenilen bilgide bağlama duyarlı oluruz, yani o bilginin hangi koşullarda geçerli olduğu çok önemlidir. Bu nedenle de farklı koşullarda bilginin değişebileceğini bilir ve buna kendimizi açık tutarız.
Farkındalık olmaksızın elde edilen bilgiler ise bağlamından bağımsız mutlaklık içerir. Sanki kesinmişçesine sadece bir perspektiften bakışı kapsar. İçerisinde hiçbir belirsizlik yoktur.
Okulda, evde öğrendiğimiz, televizyondan ya da kitaplardan (bilimkurgu dışında) edindiğimiz bilgileri çoğunlukla farkına varmadan bu şekilde olduğu gibi alıp kabulleniriz. Dünya hakkında, diğer insanlar ve hatta kendimiz hakkında bildiğimiz çoğu şeyi bu şekilde oluştururuz.
Langer ve ekibi farkındalıkla/farkındalık olmaksızın öğrenme konusunda çeşitli araştırma ve deneyler yapıyorlar. Bunlardan bir tanesinde bir grup erkek ve kız çocuğuna raketle oynanan uydurma yeni bir spor öğretiyorlar. Bunu yaparken kız ve erkek grubunun yarısına bilgiyi farkındalıkla (örneğin, ‘raketi tutma şekillerinden bir tanesi …’ gibi) diğer yarısına ise kesin bir biçimde (raketi bu şekilde tut gibi) öğretiyorlar. Kızlar ve erkekler kendi aralarında bir süre antrenman yapıyorlar. Daha sonra oyunu çok daha ağır bir topla oynatıyorlar (böylece oyuncuların beden hareketleri, raketi tutma biçimlerindeki değişimi gözlemliyorlar). Her iki gruptaki erkek çocuklar yeni ağırlıktaki topa hemen uyum gösterip oyun biçimlerini ona göre ayarlıyorlar. Kız çocuklarında ise bilgiyi ‘’kesin’’ olarak alan grup, farkındalıkla alana göre çok daha kötü bir performans gösteriyor. Farkındalıkla öğrenen grup ise erkekler kadar başarılı oluyor. Langer bu durumu şöyle izah ediyor: Kızlar ‘iyi kız’ olma adına genel olarak ‘söyleneni yapma’ telkini ile yetiştiriliyorlar. ‘Erkek adam’ olmak ise otoriteye boyun eğmeyerek, her söyleneni dinlemeyerek kazanılıyor. Yukarıdaki örnekte erkekler her iki grupta da bilgiyi kesin almak yerine sorgulayarak aldıkları için iki grubun performansları arasında hiçbir fark yok.
Herhangi bir aktiviteye farkındalıkla yaklaştığınız zaman yeni bilgilere açık olursunuz. Olaylara birden fazla perspektif ile baktığınız zaman konuyla ilgili yeni katagoriler/sınıflandırmalar yaratma beceriniz olur. Oysa farkındalıksızlık içeren aktivitelerde mevcut kategoriler üzerinden gider, yeni bilgilere kapalı olur ve konuya tek bir açıdan yaklaşırsınız. Adeta otomatik pilota alınmak gibi bir durumdur bu.
Sonuç olarak Langer’in hipotezi şu:
Peki bu ne anlama geliyor?
‘’İyi kız’’ kalıbıyla yetiştirilip hayatını buna göre kurgulayanların yaşamlarında kaçırdıkları çok şey var demektir. Neden mi? Farkındalıkla öğrenme kendimizi olası değişiklikleri fark etmeye açık tutuyor olmayı gerektiriyor. Bu yaklaşım ise mevcut davranışlarımızı etkiliyor. Hadiselere değişik açılardan baktığımız zaman ufkumuz genişliyor, değişime daha açık hale geliyoruz. Ayrıca seçeneklerimizin ayırdına varıyoruz. Normalde saklı kalacak olasılıklar teker teker ortaya çıkıyor. Bu da yeni tercihler, yeni imkanlar ve yeni yollar demektir.
‘’İyi kız’’ mantığı ile yetiştirilmenin bizdeki tezahürü ‘’misafirlere bir hoş geldin demek’’, ‘’anneye-babaya karşılık vermemek’’, misafirlikte uslu durmak’’, ‘’okulda otoriteye karşı gelmemek’’ şeklindeydi. Şimdiki kız çocukları için oldukça geçersiz söylemler bunlar. Bu konularda bize göre isyankar görünüyorlar. Ama aslında ortada otoriteye karşı gelen bir isyan durumu yok zira isyan, sizden beklenene karşı çıkmakla olur. Kimse çocuklarından artık böyle şeyler talep etmiyor. Şu anda ‘’iyi kız olma’’ telkini çok daha farklı yöntemlerle işleniyor. Hatta artık bu erkekleri de kapsayan bir olgu. ‘’İyi bir okulda okursan hayatın kurtulur’’, ‘’sen çok akıllı bir çocuksun, bunu okul başarısı olarak göster bize’’, ‘’hafta sonu kursları senin gelişimin için mutlaka gerekli’’, ‘’başarılı olduğun müddetçe değerlisin’’. Tüm bunları sorgulamadan kabullenen çocuklar da ‘’iyi kız’’ mantığı ile büyütülüyorlar bence. Yani kendilerine söylenene farklı perspektiften bakma ihtiyacı duymadan, başka bir deyişle sorgulamadan kabulleniyorlar.
Oysa hadiseleri bağlamında değerlendirmek, ezberlerimizi bozmak, sorgulamak, olaylara farklı açılardan yaklaşmak çok değerli.
Bilim herşeyin değişik perspektiflerde farklı görüneceğini ve sürekli bir değişim söz konusu olduğunu söylüyor olsa da dünya genelinde verilen eğitim mutlak bilgi üzerine. En azından bizler aile içinde çocuklarımızı farkındalık bakış açısıyla yetiştirebiliriz.
(*) Farkındalıkla Öğrenmenin Gücü