
Yuvadan Uçanlar ve Kalanlar
24 Temmuz 2025
Fırtına Kırlangıçları
2 Ağustos 2025Tanrının düşüyüz, dedi, o yaşlı adam
Bizi unutunca ölüyüz
Edip Cansever
Bir gelin gibi beyazlara bürünmüş genç kız seyir terasının önünde yan dönüp yüzünü denize doğru çevirdi. Sonra ani bir hareketle başını sola büküp üç metre kadar ilerisinde duran erkeğin elindeki cep telefonuna cilveli bir gülücük attı. Ardından sağ eliyle saçlarını sol omzunun üzerinden geriye savurarak yeni bir ifade ve duruşla gülümsedi delikanlıya. Deklanşör sesinden ziyade kızın yüz ve bedeninin aldığı şekil çekilen fotoğraf sayısının çokluğunu belli ediyordu.
Hakan ve ben birkaç metre yukarıdan, soğuk bir şeyler içmek için oturduğumuz bardan seyrediyorduk bu genç çifti. Çocuk sürekli açı değiştiriyor, kız ise bıkıp usanmadan poz üstüne poz veriyordu. Belli bir doyum noktasına ulaşılmıştı ki, sıra erkeğe geldi. İşin bu kısmının daha kısa süreceğini hemen anladık. Delikanlı sol dirseğini duvara koyup otuz iki diş gülümsedi telefona. Sonra sağ dirsek duvarda ciddi bir bakış fırlattı. Peşi sıra pozlar geldi birer birer; eller arkada bağlı gülümseyerek, çift dirsek duvarda gülümseyerek, kollar önde kilitli ciddiyetle, bir ayak arka duvara dayalı sırıtarak, derken üç dakikada bitti fotoğraf faslı. Şimdi sıra en zoruna geldi, selfi çekeceklerdi. İkinci içeceğimizi söyledik, bu çiftin işi bitmek üzereydi ama arkada fotoğraf sırasını bekleyen üç genç kız vardı. Model edalarıyla bekleyişleri bize seyirlik yeni bir gösteri vaad ediyorlardı.
Oturduğumuz bar Astipalya adasındaki Venedik kalesine çok yakın bir mekandı. Tarihi sokakların arasındaki iki katlı bir ev ve terası bar olarak hizmet veriyordu. Teras duvarına bitişikte başka bir ev olduğunu masaya oturduktan epey sonra fark ettik çünkü bulunduğumuz açıdan evin ve önündeki minik balkonun varlığı anlaşılmıyordu. Eğer köpek havlamasını duymasaydık balkonda seksenlerinde bir çiftin oturmakta olduğunu da fark etmeyecektik. İkisi de sandalyelerinde hafifçe kaykılmış, ömürlerinin tüm ciddi aşamalarını sorgular gibi ağırbaşlı bir ifadeyle dışarıyı seyrediyorlardı. Köpekleri ise kafasını balkon korkuluklarından dışarı çıkarmış, gelen geçene havlıyordu, neye göre kime göre anlamak mümkün değildi. Balkondakiler bize seyir terası kadar ilginç gelince masadaki pozisyonumuzu değiştirip bu yaşlı çift ve köpeği de gözlem alanımıza aldık. Ayıp mı ettik? Hayır bence, insanları rahatsız etmeden gözlemlemekte, bunun üzerine hikayeler kurgulamakta kötü bir şey yok. Hem Ursula Le Guin ne demiş: “Tekerleği hiç kullanmamış büyük toplumlar olmasına rağmen hikaye anlatılmayan hiçbir toplum yoktur” Yani hikayecilik insanın mayasında var, bu sayede daha anlaşılır ve de eğlenceli oluyor dünya.
Gelelim bizim hikayemize. Çiftimiz, cep telefonlu o bir el yukarıda, pek çok selfi çektiler. Her seferinde fotoğraflara bakılıp yorumlarda bulundular, ancak o eşsiz pozu yakalayamamış olsalar ki çekmeye devam ettiler. Sırasını bekleyen üç kız bulundukları mekanda birbirlerini fotoğraflamaya başlamışlardı bile ama bir gözleri hep o muazzam manzaralı terastaydı. Derken kız delikanlıya bir şeyler söyledi. Bir eli ile balkonu işaret ediyordu. Delikanlı ile aynı anda baktık balkona, o başını yukarı kaldırdı, bizse sağa çevirdik. O esnada yaşlı adam elindeki kitabı okuyordu, kadın yoktu ortalıkta. Genç çiftimiz balkona yaklaşıp adama seslendiler. Adamcağız kendine hitap edildiğini köpeğin kesintisiz havlaması sonrasında fark edebildi. Kitabını indirip şöyle bir baktı çifte. Delikanlı bir şeyler söyleyip telefonu adama doğru uzattı. Köpek, sahibinin dostça hareketlerinden ortalıkta bir tehtid olmadığını anlayıp susmuştu. Adam her hareketine büyük bir özen göstererek sandalyesinden kalktı. Yavaş adımlarla parmaklıklara ulaşıp telefonu aldı delikanlının elinden. Çiftimiz çok mutluydu, kimsenin ulaşamayacağı bir açıyı yakalamışlardı. Neşeyle sarıldılar birbirlerine. Yüzlerinin ulvi bir ifade alması birkaç saniye sürdü. Derin derin baktılar balkona doğru.
Yaşlı adam bir kaç poz sonrasında yorulmuş, belki de sıkılmıştı. Bu kadar yeter dercesine telefonu indirip gençlere el etti. O sırada yaşlı kadın tepside içeceklerle balkona çıktı. Adamı ayakta görünce “Neler oluyor burada?” der gibi bir şeyler söyledi. Köpek yeniden havlamaya başladı, genç çift telefonlarını alıp yürüyüşlerine devam ettiler. Model edalı üç kız neşeyle seyir terasında yerlerini aldılar. Biri diğerinin kulağına eğilip balkonu gösteriyordu. Yaşlı kadın yüzü asık bir şeyler söyledi adama. “Bir huzur yok bu turistlerden” der gibi bir anlam çıkardım ses tonundan.
Güneş batmak üzereydi. Işığın ayrı bir güzel olduğu “altın saatler” birazdan sona erecekti. İçeceklerimizi bitirip kalktık masadan. Arkamızda köpek havlaması, kızların cıvıltılı sesleri ve yaşlı adamla kadının hararetli konuşmaları, yanımızdaysa bu küçük hikaye kaldı.
23 Temmuz 2025 -Astipalya