
Prenses Değil Paylaşarak Çoğalan Kadın Olmak
8 Mart 2018
Çok Güldük, Başımıza Bir Şey Gelmesin
21 Mart 2018
Yaşayabileceğimiz hayatlardan mahrum kalma biçimimizdir hayat
Randall Jarell
İş hayatımız kim olduğumuza dair önemli vurgular yapan, hayata sunduğumuz katkıyı belirleyen, üretici olmamızı sağlayan en önemli alanlardan biridir. İş hayatımıza dair yapacağımız ufacık bir değişikliğin bile yaşamımızın diğer alanlarına bir çok yönden etkisi olur. Özellikle bu bir kariyer değişikliği ise yaşamımızın kökten sallandığını hissedebiliriz.
Çok eskilerde kuşaktan kuşağa geçen meslekler söz konusuymuş. Daha sonraları meslek seçimleri bireyselleşmiş, ancak yine de bir ömür boyu sürdürülme özelliğini kaybetmemiş. Örneğin anne babalarımız çoğunlukla tek bir meslekle çalışma hayatlarını geçirdiler veya noktaladılar. Günümüzde ise ömürlük tek bir kariyere sahip olma anlayışı mümkün görünmüyor. Gerek ortalama insan ömrünün ve çalışma hayatının uzaması, gerekse yaşamın her alanındaki hızlı değişim, dönüşüm ve buna bağlı olarak ortaya çıkan yeni bakış açıları kişileri birden fazla kariyer yapmaya yönlendiriyor. Etrafımda şu anda 30lu yaşlarında meslek değiştirmeye çalışan çok sayıda insan var. Bazıları mevcut kariyerinden zevk almadığı için bu yola giriyor, bazılarının istediği daha esnek çalışma saatlerine sahip olmak, bazıları ise daha fazla gelir elde etme beklentisi içindeler. Sistemin dayatmış olduğu hayatın dışına çıkmak için çabalayanlar da azımsanmayacak sayıdalar.
İster gönüllü isterse zorunluluktan olsun kariyer değişikliği yapmanın çok stresli bir durum olduğu aşikar. Kendi içinde fırsatlardan çok riskleri görmeye eğilimli olduğumuz bu sürece ilişkin akla gelen ilk sorulardan biri “Gerçekten ne istiyorum? Gerçek benliğime uygun kariyer hangisi?” Öyle ya, maddi ve manevi yönden bir risk alıyorsunuz. Heves peşinde koşup her şeyi bir kalemde silerek yeni bir hayata başlamak ne kadar doğru olur? Uzun uzun düşünüp taşınıp ne yapacağınıza karar vermek ve adımlarınızı buna göre atmak mantıklı görünüyor.
Working Identity adlı kitabın yazarı Herminia Ibarra bu konuda çok farklı şeyler söylüyor.
“Başarılı bir kariyer değişikliği için en doğru yolun ne yapmak istediğimizi bilmekten ve adımlarımızı buna göre atmaktan geçtiğini zannederiz. Halbuki değişiklik başka bir şekilde meydana gelir: Önce hareket/icraat sonra bilme/fark etme.
Kariyer değişikliği yapmak demek iş kimliğimizi yeniden gözden geçirmek demektir. Bu, yeni ve cazip rolün eski ve gözden çıkarılmış rol ile değiştirildiği basit bir işlem değildir. Kim olduğumuz ve ne yaptığımız sıkı bir şekilde birbirine bağlıdır. Bu sıkı bağlılık seneler boyunca sürdürdüğümüz icraat /hareketin sonucudur. Bunu değiştirmenin yolu ise aynı yönteme başvurmaktan geçer.
Yetişkinlerin öğrenme süreçlerine ilişkin yapılan araştırmalar ‘’önce değerlendir, sonra harekete geç’’ yaklaşımının kariyer değiştirme süreçlerinde tersine çevrildiğini gösteriyor. Bunun sebebi ihtiyaç duyduğumuz bilginin kitabi değil söylenmeden anlaşılan/sözsüz bilgi olması. Sadece bilmek/anlamak değil yaparken bilmek/anlamak söz konusudur. “
Bu bağlamda “gerçekten ne istediğimiz” konusunu da içeren ‘’Ben kimim?’’ sorusunu yeniden çerçevelemek gerektiğini söylüyor Herminia Ibarra. Bu noktada Stanford Üniversitesinden bilişsel psikolog Hazel Markus’un kimliklerle ilgili tanımına başvuruda bulunuyor.
“Bizler tek bir ‘’gerçek kişilik’’ den ziyade ’’çoklu kişilikler’’e sahibiz ve bu kişilikler sadece geçmiş ve bugünde değil gelecekte de mevcuttur.”
Hazel Markus bu olası kimlik modeline göre hepimizin kalbinde ve zihninde olmak istediğimiz, olabileceğimizi düşündüğümüz veya gelecekte olmaktan korktuğumuz tüm karakter özelliklerinin bir arada olduğunu söylüyor.
“Kariyer geçişleri esnasında olası kişiliğimiz olmak istediğimiz rol modelini bulmamızı teşvik eder ve bu yönde ilerleme kaydetmemizi sağlar. Bu olası kişilikler belirginleştikçe değişime ilişkin motivasyonumuz artar.”
Ne kendimi hatırlamak ne tanımak istiyorum, çok kalabalık oluyoruz kim olduğumuzu bulmaya çalıştığımızda.(*)
Fernando Pessoa
Galiba kariyer değiştirme sürecinde işin kırılma noktası kimliklerde, zira kariyer değiştirmek kimliğimizi yeniden tanımlamayı gerektiriyor.
Peki eski kimliğimizden sıyrılıp “Ben kimim?” sorusunu nasıl yeniden çerçeveleyeceğiz?
Öncelikle çok kalabalık olmayı göze almak gerekiyor. H.Ibarra olası kişiliklerimizi nasıl yaratıp deneyimleyeceğimizi şöyle açıklıyor:
“Bu kişilikleri yeni şeyler yaparak, yeni bağlantılar kurarak ve hikayemizi başka bir biçimde yeniden anlatarak hayata geçiririz. Bu yeniden keşif çalışmaları bizi doğrudan deneyimin içine sokar, böylece değişim sürecinin çok soyut kalmasını önlemiş oluruz. Harekete geçtikçe ve etrafımızdakiler bu hareketlere karşılık verdikçe yeni yeterlilikler ve bakış açıları geliştiririz.
Burada söz konusu olan kişiliğe makyaj yapmak değil. Bu, bizim unuttuğumuz veya ihmal ettiğimiz gerçek benliğimizle temasa geçmemize imkan veren, önceliklerimizi yeniden belirlememize yardımcı olan ve de uzun soluklu ve yeni ilgi alanları keşfetmemizi sağlayacak bir süreç ve uygulamadır. “
Yeni şeyler yapmak, yeni bağlantılar kurmak ve hikayemizi başka biçimde yeniden anlatarak hayata geçirmek…
İlk olarak yeni şeyler yapacak olanaklar yaratmakla başlayabiliriz. Dikkate almamız gereken bir çok gerçeklik içinde -zorunluluklar, maddi imkansızlıklar gibi- kolay bir adım olmasa gerek. Ama imkansız olmadığını hepimiz biliyoruz.
Diğer önemli bir konu yeni bağlantılar kurmak. Bu süreçte bizi destekleyecek insanlarla birlikte olmak, hedeflediğimiz kariyerlerde uzun süredir çalışan kişilerle temasa geçmek, o camiada zaman geçirmek çok önemli.
Son olarak hikayemizi yeniden yazmak:
Bir hikayenin başı sonu yoktur; insan geriye veya ileriye bakacağı anı kendisi, keyfi olarak seçer.(**)
Graham Green
Belki de hikayeniz “o” kursa başladığınızda ya da “o” kişiyle tanıştığınızda ya da “o” yere gittiğinizde başlayacaktır. Ya da hikayeniz bir çocukluk anınızda saklıdır. Belki de atacağınız adımların içindedir. Bunu bir tek siz bilebilirsiniz.
Son söz yine H. Ibarra’dan
“Bazen başlangıçta bildiğimiz sadece başka bir yerde olma isteğidir. Oysa keşifle sonuçlanan bir çok yolculukta varılan nokta hayal ettiğimizden çok daha ötedir. “
(*) Başıboş Bir Yolculuktan Notlar-Fernando Pessoa
(**)Aşkın Sonu-Graham Green