
Dinleme sanatı
26 Aralık 2016
Gölgemizin İzinde
4 Ocak 2017Bilgelik bize bahşedilmez, onu kendimiz keşfetmeliyiz, başka kimsenin bizim için yapamayacağı, kimsenin bizi sakınamayacağı bir yolculuktan sonra-zira bilgelik en nihayetinde dünyayı izlediğimiz bakış açısıdır. ( Marcel Proust )
Son dönemde yapılan araştırmalar Proust’u haklı çıkarıyor. Bilgi iki temel biçimde elde edilir: ‘’Açık/belirgin’’ veya ‘’sözsüz/söylenmeden anlaşılan’’ Açık bilgi bağlamından bağımsız olarak bildiğiniz durumlardır. Nerede olursam olayım Bulgaristan’ın başkentinin Sofya olduğunu bilirim. Açık bilgi doğrudan okullarda öğretilir. Bilgi toplanır, kaydedilir ve muhakeme için hazır hale getirilir. Ancak akıl konusunda öncü bir araştırmacı olan Robert Stenberg’e gore akıl ‘’sözsüz/söylenmeden anlaşılan’’ bilgi üzerine dayanır. ‘’Sözsüz’’ bilgi prosedüreldir (‘’bir şeyi bilmek ‘’ değil ‘’nasıl olduğunu bilmek’’), başkalarından yardım alarak oluşmaz. Kişinin değer verdiği kendi amaç ve hedefleriyle ilişkilidir ve yaşam tecrübeleri ile ortaya çıkar. Bir bağlama dayanır: Örneğin duygusal bir ilişkinin sona erdirmenin, bir arkadaşı teselli etmenin, ahlaki bir sorunu çözmenin evrensel uygulamaları yoktur.
Aileler çocuklarına bilgeliği doğrudan öğretemezler. Yapabilecekleri en iyi şey hayatın farklı alanlarında ’’sözsüz’’ bilgiyi elde edebilecek tecrübeler edinmelerine yardımcı olmaktır. Anne babalar aynı zamanda bilgeliği kendi hayatlarında kullanma biçimleriyle gençleri durumlar üzerinde düşünme, olaylara farklı açılardan bakma ve mücadele dönemlerinde dengede kalma konularında yüreklendirmelidirler. Çocuklarınızı küçükken koruyun, ancak bu koruma ergenlik ve ilk gençlik yıllarında (yirmili yaşlarda) devam ederse çocuklarınızın acı çekmesini engellemekle birlikte bilgeliğin gelişimini ve büyümeyi önlemiş olursunuz. Oysa acı çekmek aktif mücadeleyi, durumları yeniden değerlendirmeyi ya da plan ve yön değiştirmeyi getirir. Bilgelik acı sonrası büyüme ile birlikte gelir.
(Happiness Hypothesis-Jonathan Haidt)

Çocuklarımız hayatın farklı alanlarında ‘’sözsüz’’ bilgiyi nasıl tecrübe edebilirler?
Kendi deneyimlerimden yola çıktığımda aklıma ilk gelen şey spor oldu. Voleybol oynamaya 13 yaşında başladım. Tüm okul hayatım boyunca Adana ve Akdeniz Bölgesini temsil eden tek takımın oyuncusu olarak çok sayıda turnuvalara katıldım, seyahatlere gittim. Okulun ve şehrin kısıtlı olanaklarına rağmen spor tutkum sayesinde hayatın sözsüz bilgilerini elde etme fırsatını buldum. ‘’Mücadeleyi hiçbir zaman bırakma, sonuca pozitif bir şekilde odaklanırsan başarabilirsin’’, ‘’Yaşamda ‘’performans’’ diye bir olgu var, çalıştıkça daha iyisini yapabilirsin’’, ‘’Başarısızlık dünyanın sonu değil, önemli olan bundan bir şeyler öğrenip aynı hataları yapmamak’’, ‘’Sadece çalışmak/formda olmak yeterli değil, işin psikolojik boyutuna da önem vermek gerekir’’, ‘’Egzersiz yapmak zihin açıcıdır’’, ‘’Takım olmak uyum gerektirir, yeri geldiğinde arka planda kalmayı kabul etmeli, yeri geldiğinde cesurca öne çıkmayı bilmelisin’’ öğrendiklerimden bir kaçı.
Bu bilgilerin hiçbirini ne okul ne de aile yaşantımda elde etme imkanı bulamamıştım. Spor hayatım kendimi tanıma sürecime de çok olumlu katkılarda bulundu.
Yıllar sonra ben de benzer tecrübeleri kazanabilmesi için kızımı bir klüp takımına yazdırdım. Sonuç büyük bir hayal kırıklığı oldu. Belli bir ücret ödeyerek farklı okullardan katılan kızlarla sadece hafta sonu yapılan birer saatlik antremanlardan öğrenilecek pek fazla bir şey olmadığını anlamam iki yılımı aldı. Bizler lise arkadaşlarımızdan oluşan takımımızla geceli gündüzlü bir arada olma imkanına sahiptik. Haftanın dört günü okul çıkışı antremanlarımız olurdu. Antremanlara kendi başımıza gidip gelirdik. Her yıl farklı şehirlerde en az üç-dört turnuvaya katılırdık. Bizim için voleybol koca bir pencereydi hayata açılan. Kızım için ise benden çok farklı koşullarda yaptığı spor kısa bir süre sonra bir angaryaya dönüştü
Hayatın farklı alanlarını tecrübe edebilmesi adına kızım için yapabildiğim en faydalı şey ise lise döneminde yurtdışındaki gönüllü kamplara katılmasını sağlamak oldu. Gençtur’un organize ettiği iki-üç haftalık kamplardan ikisine lise bir ve lise üçü bitirdiği yaz katıldı. Kocaman bir sırt çantası ile Fransa’nın ücra yerlerindeki köylere arkadaşı ile birlikte tek başına seyahat etti. Birçok kazanımlarla döndüğü bu tecrübenin dışında başka neler yapabilirdim diye sormadan edemiyorum şu anda kendime.
Kontrol delisi bir nesle dahil anne babalar olarak çocuklarımıza hayatın farklı alanlarını kendi başlarına deneyimleme, kendi derslerini çıkarma imkanını nasıl tanıyacağımız konusu üzerinde uzun uzun kafa yorulacak çok önemli bir husus. Bizler farkına varmadan elde ettik bu imkanları. Çocuklarımıza ise nasıl fırsatlar yaratacağımızı gelin uzun uzun düşünelim.



